Açıklamalı Namaz Tesbihatı ve Türkçe Okunuşu Cep Boy
Ürün Özellikleri :
- Tanzim ve Tertip: Bediüzzaman Said Nursî
- Tercüme: Mehmed Paksu
- Baskı Tarihi: Mart 2012
- Baskı : Cilt
- Ebat : 8.5 x 12 cm
- Ağırlık : 112 gr
- Kağıt Kalitesi : Şamua
TAKDİM
Tesbihat, farz namazlardan sonra okunan dua, zikir ve teşbihlerden ibaret bir dua mecmuasıdır. Bu dua ve teşbihlerin kaynağı hadis-i şeriflerdir. Peygamber Efendimiz namazlardan sonra bu teşbihleri okuduğu gibi, onu takip eden sahabe, İslâm âlimleri ve veliler de okuyagelmişlerdir.
Bediüzzaman Said Nursî, elinizdeki bu tesbihatı başta hadisler olmak üzere maneviyat büyüklerinin kitaplarından tertip ve tanzim etmiştir. Kendisi her namazdan sonra aksatmadan bu tesbihatı okuduğu gibi, dersinde bulunan, kitaplarını okuyup istifade eden talebelerine de okumaları için tavsiyede bulunmuştur. Bu tesbihata o kadar
önem vermiştir ki, doğrudan Peygamberimizle irtibatlandırmış, "tarîkat-ı Muhammediye" ve "velayet-i Ahmediyenin bir evradı" olarak tarif etmiştir.
Tesbihat namazın bir çeşit hatimesi ve en güzel şekilde bitirilmesi yanında, aynı zamanda çok se- vaplı bir ibadettir. Çünkü bu esnada birçok mühim ve ulvî zikir kelimeleri tekrar edilmektedir. Peygamber Efendimiz pek çok hadislerinde bu ibadetin fazilet ve sevabını zikrederek bizleri teşvik etmektedir.
Birgün başta Ebû Zer (r.a.) olmak üzere Muhacirlerin fakirleri Peygamberimize gelerek şöyle dediler:
"Yâ Resulallah! Varlık sahipleri yüksek dereceleri ve daimi nimetleri alıp gittiler. Çünkü onlar da bizim gibi namaz kılıyorlar, oruç tutuyorlar. Ancak onlar sadaka veriyor, biz veremiyoruz, onlar köle âzat ediyor, biz edemiyoruz."Peygamberimiz (a.s.m.) onlara şu müjdeyi verdi:
"Ben size bir şey öğreteyim mi, onunla sizi geçenlere yetişir, sizden sonrakileri de geçersiniz. Hem hiçbir kimse sizden daha faziletli olamaz;
meğer ki sizin yaptığınız gibi yapmış olsunlar.
"Her namazdan sonra 33 kere Sübhânallah, 33 kere Elhamdülillâh, 33 kere Allahüekber derseniz, tamamı 99 eder; yüzün tamamında da ‘Lâilâhe illallâhü vahdehû lâşerîke leh, lehü’l-mülkü velehü’l-hamdü ve hüve alâ külli şey'in kadîr’ derseniz, günahlarınız denizin köpüğü kadar da olsa bağışlanır." (Müslim, Mesâcid:146)
"Sübhânallah, Elhamdülillâh, Allahüekber" kelimelerinin, hem namazın içinde, hem de namazdan sonra yapılan tesbihatta büyük bir yeri vardır. Bu kelimelerin taşımış olduğu mânâları Bediüzzaman şöyle dile getirir:
"Namazın mânâsı, Cenab-ı Hakkı teşbih ve tâzim ve şükürdür. Yani celâline karşı kavlen ve fiilen Sübhânallah deyip takdis etmek, hem kemâline karşı lafzan ve amelen Allahüekber deyip tâzim etmek, hem cemaline karşı kalben ve lisânen ve bedenen Elhamdülillâh deyip şükretmektir. De ve not;mek, teşbih ve tekbir ve hamd namazın çekirdekleri hükmündedir. Ondandır ki, namazın harekât ve ezkârında bu üç şey her tarafında bulunuyorlar. Hem ondandır ki, namazdan sonra namazın mânâsını te’kit ve takviye için şu kelimât-ı mübareke (mübarek kelimeler) otuz üç defa tekrar edilir. (Sözler, s. 37.)
Her hayırlı işte olduğu gibi, tesbihat gibi feyizli ve nurlu zikri yaptırmamak için şeytan her türlü fırsatı kollar, insanı bu nimetten mahrum etme yollarını arar durur. Şeytanın bu hâlini Efendimiz (a.s.m.) şöyle beyan eder:
"Herhangi biriniz namazda iken şeytan gelir ve namazdan dönünceye kadar ‘falan işi hatırla, falan işi hatırla' der, bu yüzden teşbih çekmeyi belki yapamaz." (Tirmizî, Daavât:25.)
Her namazdan sonra tesbihat yapmak güzel bir alışkanlık haline getirildiği takdirde, hem şeytanî telkinden uzak kalınmış olur, hem de Cenab-ı Hakk'a ulaşan bir yola girilmiş olur. Cenab-ı Hakk’a ulaşacak yolların çok olduğunu belirten Bediüzzaman, bütün tarikatların Kur’ân’dan alındığını ifade eder ve şöyle der: "Fakat tarikatların bazısı bazısından daha kısa, daha selâmetli, daha umumiyetli oluyor. O tarîkler içinde kasır fehmimle Kur’ân’dan istifade ettiğim acz ve fakr ve şefkat ve tefekkür tarîkidir." Bu tarîkin evrad ve ezkârını da beş madde halinde dile getirir. Bunlar, farzları işlemek, büyük günahları terk etmek, sünnete uymak, namazı tâdil-i erkânı ile kılmak ve namazın arkasındaki tesbihatı yapmak...
(Sözler, s. 211)