Hadislerle İlimler Hikmetler (İmam İbni Recep el-Hanbeli)-1486 (001905)

İndirim Oranı : %30 İndirim
KDV Dahil : €18,43
İndirimli : €10,84  + KDV
KDV Dahil : €12,90
Test2
15
:

Hadislerle İlimler Hikmetler (İmam İbni Recep el-Hanbeli)


  • Sayfa Sayısı:     934 
  • Çevirmen:         Abduhalik Duram 
  • Ebat:                13,5 X 19,5 
  • Dili:                  Türkçe 
  • Kağıt Kalitesi:    Kitap Kağıdı 
  • Kapak Türü:      Karton Kapak 
  • Temin Süresi:    3




Elinizdeki bu kitap elli adet sahih hadis-i şeriften oluşan bir mecmuanın şerhidir. Bu mecmuanın yirmi altı hadisini büyük muhaddis İbn'üs-Salah (Osman İbnu Abdurrahman, ölümü, hicri takvimle, 643) toplayıp bir araya getirmiştir. Bu zatın talebesi olan ve ilmi şöhrette onu da geçen İmam Nevevi (Yahya İbnu Şeref, H. 676) hadislerin sayısını kırk ikiye ulaştırmıştır. İbnu Recep el-Hanbeli ise bunlara sekiz hadis daha eklemiş ve hepsini güzel bir şekilde şerh etmiştir.
İbnu Recep diye şöhret bulan bu zat, Abdurrahman İbnu Receb'tir. Bu İslam alimi ömrünün bir kısmını H.736 senesinde doğduğu Bağdat'ta, bir kısmını da 795 senesinde vefat ettiği Şam'da geçirmiştir. İlim branşı hadis-i şeriflerdir. Kendisi de hadis hafızlarındandır. Buhari ve Tirmizi'yi şerh etmiş, el-kavaidül-fıkhiyye, Letaif'ül-Mearif ve elinizdeki kitap türünden zengin içerikli ve doyurucu kitaplar yazmıştır.
Günümüzde amelin azaldığı, sosyal ilişkilerin bozulduğu, yanlışların arttığı, her şeyin söz ve laf seviyesinde kaldığı acı gerçeğini göz önünde tutarak, bu olumsuzluklara çözüm getirmesi dileğiyle, İbnu Receb'in bu güzel ve alanında güzide kitabını tercüme etmeye kalktık ve tercüme çalışmasını sürdürürken konunun veya bulunduğumuz anın ilham ettiği mütlaaları da dipnotlar halinde kaydettik. Okuyucuların kitabın kendisi gibi dipnotlardan da yararlanacağını umuyoruz




ÖNSÖZ

Allah Teâlâ, ilimden çok amele değer verir ve ameli büyük bir se-vapla mükâfatlandırır. Onun için Kur’ân-ı Kerim’de şöyle buyrulmuş- tur:

"Rabbinden teveccüh ve sevap bekleyen, sâlih amel işlesin."1

Bu böyle olduğu için, ameli semere vermeyen, amele dönüşmeyen ve amel boyutu olmayan felsefi görüşlerin, hayalî nazariyelerin, içi boş söz ve iddiaların hiçbir değeri yoktur. Ancak, amel ilim olmadan ger-çekleşmez. Amel ilmin ürünüdür. Bu yönüyle ilim de değerlidir. Çünkü bir şeye vesile olan şey de o şeyin hükmünü taşır. Amele vesile olan ilim ise din ilmidir. Din ilminin kaynakları da Allah Teâlâ’mn kelâmı olan Kur’ân-ı Kerim ile Allah Resûlü’nün sözü olan sahih hadis-i şeriflerdir. Bu iki kudsî kaynak fert ve milletleri dirilten ve onları sâlih ve yararlı amel işlemeye iten ilim ve hikmetleri barındırmaktadırlar. Kur’ân-ı Ke-rim’de şöyle buyrulmuştur:

"Size kendi cinsinizden bir peygamber gönderdik. O size âyet-lerimizi okur, size (maddî ve manevî) temizlik yolunu gösterir, size ilim ve hikmeti talim eder, size bilmediklerinizi öğretir."2

"Ey iman edenler! Sizi dirilten ve size hayat veren şeye çağıran Allah’a ve Resûlü’ne cevap verin, onların çağrısına uyun."3

Dinimizin temel kaynakları olan Kur’ân-ı Kerim ve hadis-i şerifler aynı derecede kutsal ve aynı ölçüde önemlidirler. Kur'ân’ın kutsallık ve önemi bu güne kadar Müslümanlar arasında tartışma konusu olmamıştır. Fakat kafa yapılarını ve niyetlerini tam tespit edemediğimiz bazı sözde Müslüman entelektüeller, hadis-i şerifler konusunda ileri geri konuşma-ya başlamışlardır. Hâlbuki yalnız Kur’ân’a bakılsa, orada da hadis-i şe-riflerin tartışmayı kaldıran (tartışılabilen) tipten bir konu olmadığını, kutsal olduğunu, Kur’ân’a gösterilen saygı, ilgi ve güvenin ona da göste-rilmesi gerektiğini anlamak zor değildir. Örneğin, Kur’ân’da şöyle buy- rulmuştur:

"Peygamber, kendi hevesine göre konuşmuyor. Onun konuş-tuğu şey, kendisine yapılan vahiydir."4

"Size kendinizden bir peygamber gönderdik. O size âyetleri-mizi okur, sizi maddî ve manevî yönlerden temizler, size kitap ve hikmeti öğretir ve size bilmediklerinizi öğretir."5 Kur’ân-ı Kerim’in bundan başka birkaç yerinde daha tekrarlanan ve laquo;kitap ve hikmetten ve raquo; mak-sat, tefsir âlimlerinin ittifakıyla Kur’ân ve hadislerdir. Bu âyette Kur’ân ve hadislerin öğretimi bir derecede tutulmuştur.

"Allah’a ve âhiret gününe iman etmişseniz, tartıştığınız konu-ları Allah’a ve Resûlü’ne götürün. Bunu yapmanız sizin için daha hayırlı ve sonuç itibarıyla daha güzeldir."6 Bu âyetin ifadesine göre, konuları Allaha götürmek ne ehemmiyette ise, onları Allah Resûlü’ne götürmek de o ehemmiyettedir. Konuları Allaha götürmek Allah’ın kelâmı olan Kur’ân’a bakmaktır. Onları Allah Resûlü’ne götürmek de Allah Resûlü’nün sözü olan hadislere baş vurmaktır.

"Allah’a ve Resûlü’ne itâat edin ki, size merhamet edilsin."7

Allah Teâlâ tarafından merhamet görmenin şartı olarak ileri sürülen itaat da Allah ve Resûlü için aynı derecede tutulmuştur. Allah Teâlâ’ya itaat etmek eğer Kur’ân’m emir ve yasaklarına uymak şeklinde tefsir edilirse, Allah Resûlü’ne itaat da hadislerde belirtilen dinî esaslara uymaktır. Allah ve Resûlü’ne birlikte itaati emreden âyet sayısı oldukça fazladır. Bunlardan bir tanesi de şudur:

"De ki, Allah’a ve Resûlü’ne itâat edin. Eğer, seni dinlemez ve bu iki şıklı itaati yapmaktan yüz çevirirlerse, Allah kâfirleri sev-mez."8 Bu âyetin ifadesine göre, Allah ve Resûlü’ne itâat etmeyen kim-seler kâfirdirler ve Allah, bu kimseleri sevmez.

"Peygamberin size verdiği şeyi alın ve sizi nehyettiği şeyden sakının. Bunun tersine hareket etmek konusunda Allah’tan korkun. Allah azabı şiddetli olandır."9 Bu âyette peygambere ve onun söz ve hadislerine itaat ve imtisâl etmenin önemi, muhâlif davrananlar azap ile tehdit edilmek suretiyle belirtilmiştir.

"Biz bu zikri (Kur’ân’ı) sana indirdik ki, onu insanlara açık- layasın."10 Bu âyet-i kerime, açık bir üslupla Allah Resûlü’ne Kur’ân’ı açıklama görevi ve yetkisi verildiğini bildirmiştir. Allah Resûlü’nün ha-disleri de onun Kur’ân üzerine yaptığı açıklamalardan ibarettirler. Bu durum karşısında, bu açıklamalar ve hadis-i şerifler Kur’ân’m bir de-vamı ve ayrılmaz bir parçası niteliğini kazanmış olurlar.

"Bu peygamber onlara temiz şeyleri helâl eder ve (maddî veya manevî yönden) pis olan şeyleri de haram eder."11 Bu âyette, Allah Resûlü’ne açık bir ifadeyle helâl ve haram hükümleri koyma yetkisinin verildiği görülmektedir.

"Yüzleri döner gibi ateşte çevrilirken onlar, ve laquo;Ah keşke, Al-lah’a ve O’nun Resûlü’ne itâat etseydik! ve raquo; diye inlerler."12

"Hayır; Rabbine yemin olsun, onlar aralarındaki ihtilafta seni hakem yapıp hükmüne rıza göstermedikçe iman etmiş olmazlar."13

Allah Resûlü’nü vefatından sonra hakem yapmak, onun hadislerine göre amel etmek demektir. Bu âyetin açık beyanına göre, hadislere göre amel etmeyenler iman etmiş olmazlar. Hakikaten de hadisleri kabul etmeyen-lere bakılınca, onların iman etmediklerini, bu dini yıkmak için iman etmiş göründüklerini anlamak feraset ehli için zor değildir.

"Peygamberin dediklerinin dışına çıkanlar, kendilerine bir fitne veya elemli bir azabın isabet etmesinden korksunlar!"14 Pey-gamberin dedikleri onun ümmetine hadisler şeklinde intikal etmiştir. Bu âyette, hadisleri kabul etmeyen ve onların dışına çıkanlara fitne ve azap vaat edilmiştir.

Allah Resûlü’nün kendisi de hadislerin Kur’ân’ının yanındaki du-rumunu ve dindeki önemini belirten çok sayıda açıklama yapmıştır. Bun-ların hepsini zikretmek bir önsözün hacmini aştığı için, burada birkaç örnek vermekle yetineceğiz.15

"Bilin ki, bana Kur’ân ve onun değerinde olan hadisler veril-miştir."16

"Allah Resûlü olarak benim bir şeyi haram etmem Allah Teâ- lâ’nın onu haram etmesi gibidir."17

"Ben de bazı şeyleri haram ettim, bazı şeyleri nehyettinı ve bazı şeyleri emrettim. Bunlar değer itibarıyla Kur’ân’dakiler gibi-dirler ve sayı itibarıyla daha fazladırlar."18

"Sakın ha, benim emir veya nehyimi kapsayan bir sözüm size ulaştığı zaman, ve laquo;Bunu bilemiyoruz. Allahın kitabında ne bulursak ona uyarız. ve raquo; demeyesiniz!"19 Bir rivayet de şöyledir: ‘"Bu sözün (hadişin) ne olduğunu bilemiyoruz. Allah’ın kitabı yanımızdadır. Bu söz onun içinde yoktur,’ demeyin."

"Kendisine benim bir hadisim ulaşan bir kimse, onu tekzip ederse veya kendisi benim adıma bir söz ve hadis uydurursa kâfir olur."20 Buna göre, sahih olan bir hadisi reddeden bir kimse kâfir olur.

"Midecilere ne oluyor? Hadislerim kendilerine ulaştığı zaman, ve laquo;Bunlara ihtiyacımız yoktur. Yanımızda Allah’ın kitabı vardır. ve raquo; derler. Ben Allah’ın peygamberiyim. Onun için, nehyettiğim şeyleri bırakın ve emrettiğim şeyleri yapın."21

"Size iki şey bıraktım. Onlara uyduğunuz müddetçe sapıtmaz ve dalalete düşmezsiniz. Bu şeyler Allah Teâlâ’nm kitabıyla benim sünnetimdir."22

"Benim sünnetime uyun!"23

Bir adam Abdullah İbnu Mesud’a (radıyallahu anh):

Falan şeye haram demişsin. Hâlbuki biz onun haram olduğunu Kur’ân’da göremiyoruz." dedi. Abdullah İbnu Mesud radıyallahu anh:

Sen Kur’ân’da ve laquo;Peygamber size ne verirse alın ve size neyi nehyederse onu bırakın. ve raquo; Sözünü görmedin mi?" dedi. Adam:

Bunu gördüm." dedi. Abdullah radıyallahu anh: "İşte haram dediğim şey de bundandır." dedi. Yani, haram dedi-ğim şey Allah Resûlü’nün hadislerinde vardır.24

Hassan İbnu Atiyye şunu söylemiştir:

"Cebrâil Aleyhisselâm, peygambere Kur’ân’ı getirdiği gibi hadis-leri de getirirdi. Ve ona Kur’ân’ı öğrettiği gibi hadisleri de öğretirdi."25

İsmail İbnu Ubeydillah şöyle demiştir:

"Kur’ân’ı ezberlediğimiz gibi, Allah Resûlü’nün hadislerini de ez-berlemememiz gerekir. Çünkü Allah Teâlâ, ve laquo;Peygamberin size verdiği-ni alın. ve raquo; buyurmuştur."26

Allah Resûlü’nün peygamberlik ve risâletinin kıyâmete kadar gelip geçen bütün insanları, dinleri, ırkları, yerleri, kültür ve olgunluk sevi-yeleri ne olursa olsun, bağladığım ve bütün bunların onun rehberliğinde birleşmeleri ve onun Kur’ân ve hadis yoluyla neşr ve tebliğ ettiği esas-lara göre yaşamaları gerektiğini bildiren bazı âyetler de şöyledir:

"De ki, eğer hakikaten Allah’a inanıyor ve O’nu seviyorsanız, bana uyun. (Allah’a inanmanın ve O’nun sevmenin geçerliliği bana uymakla şartlı ve sınırlıdır.) O zaman Allah da sizi sevecek ve be-şeriyet gereği olan günahlarınızı affedecektir."27

"Biz seni bütün âleme (her türlü insan sınıflarına ve âlem durduk-ça var olan bütün beşeriyete) rahmet olarak (rahmet kılavuzu, rahmet kapısı, rahmet anahtarı, rahmet vesilesi olarak) gönderdik."28

"Biz seni bütün insanlara müjdeleyici ve uyarıcı olarak gön-derdik."29

"De ki, ey insanlar! Ben hepinize gönderilmiş Allah elçisiyim... Hidâyet bulmak için, Allah’a ve O’nun bu elçisine iman edin ve ona uyun. "30

"Muhammed... Allah’ın elçisi ve peygamberlerin sonuncusu-dur.’^

Bu ve benzeri açık ve kesin nasslar dururken, ehl-i kitap olan Yahudi ve Hıristiyanların peygamberimize uymalarının gerekmediğini söylemek veya beşeriyetin belli bir kültür ve olgunluk seviyesine ulaş-maları halinde peygamberimizin de vesayetinden çıkacaklarını ve hida-yet yolunu kendi çabalarıyla bulabileceklerini iddia etmek, ya da pey-gamberimizden sonra yeni resullerin gelebileceğine ihtimal vermek açık birer dalalettirler.

Elinizdeki bu kitap elli adet sahih hadis-i şeriften oluşan bir mec-muanın şerhidir. Bu mecmuanın yirmi altı hadisini büyük muhaddis İbn’üs-Salah (Osman İbnu Abdurrahmân, ölümü, hicri takvimle, 643) toplayıp bir araya getirmiştir. Bu zatın talebesi olan ve ilmi şöhrette onu da geçen İmam Nevevî (Yahya İbnu Şeref, H. 676)32 hadislerin sayısını kırk ikiye ulaştırmıştır. İbnu Recep el-Hanbeli ise bunlara sekiz hadis daha eklemiş ve hepsini güzel bir şekilde şerh etmiştir.

İbnu Recep diye şöhret bulan bu zat, Abdurrahmân İbnu Ahmed İbnu Receb’tir. Bu İslâm âlimi ömrünün bir kısmını H. 736 senesinde doğduğu Bağdat’ta, bir kısmını da 795 senesinde vefat ettiği Şam’da geçirmiştir. İlim branşı hadis-i şeriflerdir. Kendisi de hadis hafızların- dandır. Buhari ve Tirmizi’yi şerh etmiş33, el-Kavâidül-Fıkhiyye, Le- tâif’ül-Meârif ve elinizdeki kitap türünden zengin içerikli ve doyurucu kitaplar yazmıştır. Kendisi bu kitabı (İlimler ve Hikmetler) hakkında şunu söylemiştir:

"İlim ve din talebelerinden olan bir grup insan mükerrer bir şe-kilde benden bu hadisleri şerh etmemi rica edip istediler. Onların ısrarı üzerine, bu şerhi yazmak için Allah Teâlâ’ya istihare ettim ve istiharenin olumlu çıkması üzerine bunu yazmaya karar verdim. Ondan sonra, Allah Teâlâ’nın müyesser kıldığı ölçüde hadislerin manalarını açmaya ve onların kapsadığı hüküm, hikmet, edep ve marifetleri kaydetmeye ve bunlarla ilgili diğer bazı hadisleri de ilâve etmeye başladım. O’nun kastettiğim bu işte bana yardımcı olmasını ve niyetimi halis kılmaya beni muvaffak etmesini kendisinden istiyorum. Bu işte ve bütün işlerimde O’na güvenip kendi havi ve kuvvetimden silkiniyorum."

Her biri Müslümanların hayatında önemli bir yeri bulunan bu ha-dislerin müşterek özelliği hepsinin sahih olmalarıdır. Çoğu da Kütüb-i Site’nin ve özellikle de Buharı ve Müslim’in ittifakla rivâyet ettikleri hadislerdendir.

İbnu Receb, bu hadisleri şerh ederken genellikle dört mezhebin ve diğer âlimlerin görüşlerini birlikte açıklamış, ancak, İmam Ahmed’in (H. 241) görüşünü tercih etmiştir. Çünkü bu İmam hadis ilminde diğer-lerinden önde ve birinci sırada yer alır. Hadis bilgisi sırlamasında İmam Mâlik (H. 179) ikinci, İmâm Şâfıî (Muhammd İbnu İdris, H. 204) üçüncü, İmam Ebu Hanife (Numân İbnu Sâbit, H. 150) dördüncü gelir-ler. Bazı araştırmacılara göre, İmam Ebu Hanife rahmehüllah bütün icti- hadlarında yalnız on yedi hadis kullanmıştır. Bu tespiti ihtiyatla karşı-lasak bile, bu İmamın öncelikli olarak Kur’ân’dan hüküm çıkarmaya ça-lıştığı bir gerçektir. Hadislere başvurmadan Kur’ân’ı anlamaya çalışmak ise, çoğu zaman hatalı sonuçlar çıkarmaya yol açar. Çünkü Allah Teâlâ, Kur’ân’ı açıklama görevini peygamberimize vermiş, o da bu görevi hadisleriyle yerine getirmiştir. Onun için, Kur’ân’ı anlamaya çalışırken kesinlikle hadislere müracaat etmeye ihtiyaç vardır. Bu ihtiyaç dinî bir zorunluluktur. Bu zorunluluğu göz ardı edenler için, "Kur’ân’ı kendi görüşüyle açıklamaya kalkan bir kimse kâfir olur." hükmü konulmuştur.

Günümüzde amelin azaldığı, sosyal ilişkilerin bozulduğu, yan-lışların arttığı, her şeyin söz ve laf seviyesinde kaldığı acı gerçeğini göz önünde tutarak, bu olumsuzluklara çözüm getirmesi dileğiyle, İbnu Receb’in bu güzel ve alanında güzide kitabını tercüme etmeye kalktık ve tercüme çalışmasını sürdürürken konunun veya bulunduğumuz anın ilhanı ettiği mütalaaları da dip notlar halinde kaydettik. Okuyucuların kitabın kendisi gibi, bu dip notlardan da yaralanacağını umuyoruz.34

Bir iş yaparken niyet iyi olur, ölçü de Kur’ân ve hadis olursa, başka bir şey söylemeye hacet kalmaz. Hacet kalmayınca da, o iş üzeri-ne sözü uzatmak zaman israfı olur. Biz de kendimizi bu çalışmamızda bu durumda görüyor ve israfa girmemek için önsözü şu âyetleri kayde-derek noktalıyoruz: Kur’ân-ı Kerim’de şöyle buyrulmuştur:

"Kim sâlih amel işlerse, onu kendi yararına işler. Kim kötülük yaparsa, onu da kendi zararına yapar. Rabbin zulmederek kimseye hak etmediği bir cezayı vermez."35

"Biz azap ettiklerimize zulüm etmeyiz. Onlar, (kendilerini azaba müstahak hale getirmekle) kendilerine zulmederler."36

"Amel defterleri ortaya konulduğu zaman, mücrimlerin ora-daki yazılardan korktuklarını görürsün. Onlar şöyle derler: ve laquo;Vay halimize! Küçük büyük bütün yaptıklarımız bu defterlerde yazıl-mıştır. Onlar yaptıklarının karşılığını bulurlar. Rabbin kimseye zul-metmez. ve raquo;"37

"Siz kendiniz için bunları (kötü amelleri) biriktirdiniz. Biriktir-diklerinizin acısını çekin."38

"Sizdetı önce isyankârlık yapanların başına gelenleri duy-madınız mı? Onlar, yaptıklarının karşılığını burada da çektiler. Ahirette de çekeceklerdir."39

"Azabımızın örneklerini dünyada da görüyorsunuz. Ahretteki azabımız ise daha şiddetlidir. Bilme kabiliyeti olanlar bunu böyle bilsinler. Takva sahipleri için de Rableri yanında baştanbaşa ve her şeyiyle nimet olan cennet vardır. Biz itaat edip teslimiyet gösteren-leri günah ve kötülük peşinde olan mücrimlerle bir tutar mıyız? Bunu böyle düşünürseniz, çok kötü düşünmüş olursunuz."40

"Biz iman edip sâlih (yararlı, faydalı) işler yapanları yerde boz-gunculuk yapanlarla ve takva sahiplerini fâsıklarla eşit mi tutaca-ğız?"41

"Onlar için, amelleri karşılığında hazırladığımız göz aydın-latıcı şeyleri kimse tahmin edemez. Mümin olanlar fâsık olanlar gibi değildirler. İman edip sâlih amel işleyenler için kalıcı olan cennetler vardır. Fısk ve fücur işleyenlerin yeri ise ateştir. Ateşten çıkmak için çırpınıp yoruldukça tekrar oraya iade edilirler."42

Abdulhalik DURAM

içindekiler

önsöz VII

BİRİNCİ HADİS: Amellerin Niyete Göre Olduğu Hakkındadır 1

İKİNCİ HADİS: İman, İslâm, İhsan ve Kıyâmet Alâmetleri Hakkındadır 26

ÜÇÜNCÜ HADİS: İslâm'ın Beş Şey Üzerine Binâ Edildiği Hakkındadır 69

DÖRDÜNCÜ HADİS: Cenin'in Anne Rahmindeki Gelişme Aşamaları

Hakkındadır 77

BEŞİNCİ HADİS: Bid'aların Reddedileceği Hakkındadır 94

ALTINCI HADİS: Helâl, Haram ve Bu İkisi Arasındaki Şüphem Şeyler

Hakkındadır 105

YEDİNCİ HADİS: Nasihat'in Din Olduğu Hakkındadır 130

SEKİZİNCİ HADİS: Cihad'ın Kimlere Karşı Yapılacağı Hakkındadır 144

DOKUZUNCU HADİS: Nehyedilenlerden Sakınmak ve Emredilenleri

Yapmak Hakkındadır 154

ONUNCU HADİS: Helâl ile Beslenmeye Özen Gösterilmesi Hakkındadır 177

ON BİRİNCİ HADİS: Şüpheli Şeyleri Bırakmak Gerektiği Hakkındadır 195

ON İKİNCİ HADİS: Kendisini İlgilendirmeyen Şeylerle İlgilenmemenin

Kişinin Müslümanlığının Güzelliğinden Olduğu Hakkındadır 205

ON ÜÇÜNCÜ HADİS: Kendisi İçin İstediği Şeyleri Din Kardeşleri İçin de

İstemenin İmandan Olduğu Hakkındadır 219

ON DÖRDÜNCÜ HADİS: Öldürülmesi Dinen Helâl Olanların

Kimler Olduğu Hakkındadır 229

ON BEŞİNCİ HADİS: Hayır Olanı Söylemek, Komşuya İy; ık Etmek ve

Misafiri Ağırlamak Hakkındadır 249

ON ALTINCI HADİS: Kızmamak Hakkındadır 268

ON YEDİNCİ HADİS: İşleri Eıı iyi Şekilde Yapmak ve Hayvanı En Rahat

Biçimde Kesmek Hakkındadır 281

ON SEKİZİNCİ HADİS: Takva ve Güzel Ahlak Hakkındadır 291

ON DOKUZUNCU HADİS: İstediklerini Yalnız Allah Teâlâ'dan İstemek ve O'ndan Başkasının Ne Fayda, Ne de Zarar Veremediğine

İman Etmek Hakkındadır 352

YİRMİNCİ HADİS: Utanmak Hakkındadır 392

YİRMİ BİRİNCİ HADİS: İstikamet Hakkındadır 401

YİRMİ İKİNCİ HADİS: Farzları İfâ Etmenin İnsanı Cennete Götürdüğü

Hakkındadır 412

2.CİLT

YİRMİ ÜÇÜNCÜ HADİS: İslâm'ın Önde Gelen Hasletleri Hakkındadır 1

YİRMİ DÖRDÜNCÜ HADİS: "Ey kullarım!" Nidalarıyla Başlayan

Uzun Bir Kudsî Hadisin Açıklaması Hakkındadır 29

YİRMİ BEŞİNCİ HADİS: Zikrin Fazileti ve Zikir Çeşitleri Hakkındadır 67

YİRMİ ALTINCI HADİS: Sadaka Çeşitleri Hakkındadır 83

YİRMİ YEDİNCİ HADİS: İyi ve Kötü Şeylerin Neler Olduğu Hakkındadır 106

YİRMİ SEKİZİNCİ HADİS: İtaat Etmek, Sünnet'e Uymak ve Bid'alardan

Sakınmak Hakkındadır 125

YİRMİ DOKUZUNCU HADİS: Hayır Kapıları hakkındadır 155

OTUZUNCU HADİS: Allah Teâlâ Tarafından Bildirilen Şeylere Uymak ve

Sükût Edilen şeyleri Kurcalamaktan Sakınmak Hakkındadır 169

OTUZ BİRİNCİ HADİS: Zühd Hakkındadır 196

OTUZ İKİNCİ HADİS: İslâm'da Zarar Vermek Olmadığı Hakkındadır 231

OTUZ ÜÇÜNCÜ HADİS: Davacı'ya Şahid ve İspat, Davalı'ya Yemin

Düştüğü Hakkındadır 246

OTUZ DÖRDÜNCÜ HADİS: Gördüğü Münker'i Değiştirmek Hakkındadır 259

OTUZ BEŞİNCİ HADİS: Din Kardeşliğinin Gerekleri Hakkındadır 274

OTUZ ALTINCI HADİS: Müminlere Yardım Etmek, Kolaylık Sağlamak,

Onların Sıkıntılarını Gidermek ve Kusurlarını Gizlemek Hakkındadır 303

OTUZ YEDİNCİ HADİS: Sevap ve Günahların Hangi Hallerde Yazıldığı ve

Yazılmadığı Hakkındadır 329

OTUZ SEKİZİNCİ HADİS: Allah Teâlâ’nın Velilerinin Kimler Olduğu ve

O'nun Bunları Sevdiği ve İstediklerini Verdiği Hakkındadır 341

OTUZ DOKUZUNCU HADİS: Bir Haramı Yanlışlık, Unutkanlık veya

Zorlanmak Sebebiyle Yapmanın Affedildiği Hakkındadır 369

KIRKINCI HADİS: Dünyada Garip veya Yolcu Gibi Olmak Hakkındadır 379

KIRK BİRİNCİ HADİS: Fikir ve Görüşünü Allah Resûlu’nun Açıkladığı

Esaslara Uydurmadıkça Kimsenin İman Etmiş Olmayacağı Hakkındadır 398

KIRK İKİNCİ HADİS: Tövbe ve İstiğfar Etmek Hakkındadır 404

KIRK ÜÇÜNCÜ HADİS: Miras Taksimi Hakkındadır 419

KIRK DÖRDÜNCÜ HADİS: Yabancı Bir Kadından Süt Emmenin Akrabalık

Oluşturduğu Hakkındadır 425

KIRK BEŞİNCİ HADİS: Yenilmesi ve Alım Satımı Haram Olan

Hayvanlar Hakkındadır 430

KIRK ALTINCI HADİS: İçilmesi Haram Olan İçki Türleri Hakkındadır 437

KIRK YEDİNCİ HADİS: Az Yemek Hakkındadır 448

KIRK SEKİZİNCİ HADİS: Münafıklık Sıfatları Hakkındadır 457

KIRK DOKUZUNCU HADİS: Allah Teâlâ'ya Tevekkül Etmek Hakkındadır 472

ELLİNCİ HADİS: Dilin Allah Teâlâ’mn Zikriyle Yaş Olması Hakkındadır 487

GÜNDÜZ VE GECE ZİKİRLERİ 498

Benzer Ürünler
cultureSettings.RegionId: 0 cultureSettings.LanguageCode: TR
Çerez Kullanımı

Wir verwenden Cookies, um Inhalte und Anzeigen zu personalisieren, Funktionen für soziale Medien anbieten zu können und die Zugriffe auf unserer Website zu analysieren. Außerdem geben wir Informationen zu Ihrer Verwendung unserer Website an unsere Partner für soziale Medien, Werbung und Analysen weiter. Unsere Partner führen diese Informationen möglicherweise mit weiteren Daten zusammen, die Sie ihnen bereit gestellt haben oder die sie im Rahmen Ihrer Nutzung der Dienste gesammelt haben. Ihre Einwilligung zur Cookie-Nutzung können Sie jederzeit wieder in der Datenschutzerklärung widerrufen.